Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan kritik görüşmesinin ardından siyasi kimliğinde yaşanan değişim, kamuoyunda haklı bir rahatsızlık yaratmaya başladı. Görüşme öncesi cesur ve kararlı bir muhalefet lideri olarak tanınan Özel, görüşme sonrasında adeta bir dönüşüm geçirmiş gibi. Sanki AKP Genel Merkezi’nde kendisini bir dublörle değiştirmişler gibi. Bu dönüşüm, onun siyasi tutarlılığına ve CHP’nin genel duruşuna yönelik ciddi soruları beraberinde getiriyor.
Özgür Özel, son zamanlarda AKP’nin sosyal medya tetikçileriyle samimi pozlar vererek ve Arapça tabelaları savunarak dikkat çekti. Bu değişim, Özel’in Arapça gibi kutsal addedilen bir dile dair ifadeleri ve İstanbul’daki on milyon sığınmacıyı CHP koruması altına alma çabalarıyla daha da belirginleşti. Ancak bu tutum, bir yasa devletinde beklenen yargıya ve yasalara atıfta bulunmak yerine duygusal ve popülist politikalar izlemek anlamına geliyor.
Bir yandan CHP liderinin bu radikal değişimi, diğer yandan AKP’nin itibar kaygısıyla harcamaları, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kırılganlığını artırmaktadır. AKP’nin tasarruf tedbirleri adı altında sunulan ancak uygulamada pek gözlemlenmeyen politikaları, Cumhurbaşkanlığı’nın yeni çalışma ofisi
Türkiye’nin bu kritik dönemeçte, Özgür Özel’in ve CHP’nin gerçekten halkın sesi olması, siyasi istikrar ve toplumsal barış için büyük önem taşımaktadır. Özel’in değişken politikaları, sığınmacı krizi, ve dil politikaları gibi hassas konular, onun ve partisinin tutarlı ve şeffaf bir liderlik sergilemesini zorunlu kılıyor. Muhalefet olarak CHP’nin, özellikle ekonomik krizle mücadelede proaktif ve yenilikçi çözümler sunması, halkın güvenini kazanmanın ve uzun vadeli politik başarının anahtarıdır.
Ayrıca, Türkiye’nin itibarını düzeltmek ve gerçek anlamda tasarruf sağlamak için, sadece kamu harcamalarının kısılmasından öte, yolsuzlukla mücadele ve liyakat sisteminin güçlendirilmesi gerekmektedir. Lüks harcamalar içindeki ofisler ve gösteriş amaçlı projeler, Türkiye’nin ekonomik gerçeklikleriyle örtüşmüyor. Bu yüzden, iktidarın söylem ve eylem arasındaki farkı kapatması, kamuoyunun beklentilerine cevap vermesi ve gerçekten anlamlı reformlar yapması şart.
Sonuç olarak, Özgür Özel ve CHP’nin, siyasi manevralardan uzak, halkın gerçek sorunlarına odaklanan bir politika izlemesi; ve AKP’nin tasarruf vaatlerini gerçekçi ve sürdürülebilir politikalara dönüştürmesi, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu krizlerle başa çıkabilmesi için elzemdir. İki tarafın da politikalarını bu yönde şekillendirmesi, Türkiye’nin daha parlak ve istikrarlı bir geleceğe adım atmasını sağlayacaktır.