Türkiye’nin siyasi ve ekonomik arenasında son dönemde yaşananlar, halkın sabrını zorluyor. Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşme sonrası yaşadığı değişim, muhalefetin güvenilirliğini zedelerken, Mehmet Şimşek’in açıkladığı tasarruf tedbirleri ise tam anlamıyla bir komedi. Gelin, bu iki meseleye daha yakından bakalım.
Özgür Özel, CHP lideri olarak büyük umutlar vadederken, bir anda AKP’nin sosyal medya tetikçileriyle pozlar vermeye, Arapça tabelaları savunmaya ve sığınmacı politikalarında köklü değişiklikler yapmaya başladı. Bu durum, Özel’in siyasi kimliğinde ciddi bir değişim yaşandığını gösteriyor. Arapça’nın kutsallığı üzerinden yapılan tartışmalar, CHP’nin laik ve bilimsel duruşuna ters düşerken, sığınmacıların korunması konusunda gösterdiği ani değişiklik, halkın beklentilerini ve güvenini sarsıyor.
Şimdi de ekonomik cephede yaşanan trajikomik olaylara bir göz atalım. Mehmet Şimşek, birkaç yıl önce kamudaki makam aracı saltanatını “çerez parası” olarak nitelendirmişti. Ancak bugün, aynı Şimşek, kamunun araç alım ve kiralamalarına sınırlama getirerek tasarruf etmeyi vaat ediyor. Bu, iktidarın ülkeyi “çerez parasına” muhtaç hale getirdiğinin açık bir itirafıdır. Lüks ve debdebenin iktidarı, tarihinde ilk kez “tasarruf” kelimesini kullanmaya başladı, ancak bu sadece alt ve orta kademe için geçerli.
Yukarıda ise tasarrufun “T”si bile yok. Boeing 747, A 340 ve A 330 hala duruyor. ABD ve Çin başkanlarının bile 747 kullanmadığını düşünürsek, Türkiye Cumhurbaşkanının bu lüksten vazgeçmemesi, tasarrufun sadece bir masal olduğunu ortaya koyuyor. Senede 10 gün bile gidilmeyecek olan Ahlat Sarayı ve Okluk Sarayı da bu lüksün diğer örnekleri.
Tasarruf tedbirlerinin süresinin 3 yıl olarak belirlenmesi de ayrı bir ironi. Tasarrufun yılı mı olur? Gereksiz harcamaları kesmek, sürekli bir uygulama olmalıdır. Ancak iktidar, bu “süreli tasarruf” ile paydaşlarına, “Sıkın dişinizi üç sene. Sonra yine aynı tas aynı hamam devam ederiz” mesajı veriyor. Lüks makam araçları, çirkin hediyelik eşyalar, manasız kitaplar; bunların hepsi AKP’ye yakın şirketler tarafından astronomik karlarla satılmaya devam edecek. Bu çark durursa siyaset durur, parti durur.
Şimşek’in açıkladığı tedbirler arasında, düşük dereceli memurların servis otobüslerinin kaldırılması ve ailece kurum kamplarında tatil yapmalarının yasaklanması gibi önlemler var. Ancak gerçek israfı önleyecek, Hazine kaynaklarının çarçur edilmesinin önüne geçecek tedbirler yok. Köprü ve otoyol projelerinde garanti ödemeleri devam ediyor. Şehir hastanelerine hasta garantisi ödemeleri sürecek. Kamudaki şatafatlı yaşam tarzı değişmeyecek.
Bu önlemlerle yapılacak tasarruf, 100 milyar TL olarak öngörülüyor. Ancak sadece 2024 yılı bütçesi için öngörülen açık 2 trilyon 552 milyar lira. 100 milyarlık tasarruf, devede kulak bile sayılmaz. Gariban memurun servis otobüsleri ve tatil hakkı elinden alınacak, o kadar.
Bu tasarruf genelgesi yeni bir uygulama da değil. Hemen her yıl benzer genelgeler yayımlanır, ama uygulanmaz. Cumhurbaşkanlığının 2021/14 sayılı genelgesinde de benzer hükümler vardı. Kamu kurumlarının yurt içinde ve dışında hiçbir suretle hizmet binası, lojman, kamp, sosyal tesis ve arazi almayacakları yazıyordu. Ancak o genelgeler de uygulanmadı ki, bugün yeni bir genelgeye ihtiyaç duyuldu.
Özetle, Özgür Özel’in liderliğinde yaşanan dönüşüm ve AKP’nin tasarruf masalı, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu krizleri derinleştiriyor. İktidarın tasarruf söylemi ve muhalefetin tutarsız politikaları, halkın güvenini zedeliyor. Türkiye’nin gerçek anlamda bir değişim ve iyileşme sürecine girmesi için, hem iktidarın hem de muhalefetin, tutarlı ve şeffaf politikalar izleyerek, halkın beklentilerine yanıt vermesi şart. Aksi halde, bu masal daha uzun yıllar devam eder ve bedelini yine halk öder.