Geçtiğimiz yıl üç kez şampiyon olan Türk Kadın Voleybol Milli Takımı oyuncularının ABD’ye yaptıkları yolculukta yaşadıkları sıkıntı, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal sorunlarının bir yansıması olarak karşımıza çıktı. Şampiyon voleybolcular, uzun ve zorlu bir yolculuğu ekonomi sınıfında, daracık koltuklarda geçirmek zorunda kaldılar. Bu durum, ülkenin en başarılı sporcularının bile gereken değeri görmediğini gösteriyor. Voleybolcuların isyanı, aslında halkın genel isyanını yansıtıyor.
Voleybol Federasyonu ve THY, birbirlerini suçlayarak sorumluluktan kaçmaya çalıştı. Federasyon, THY’nin ekonomi biletlerini business class’a yükseltmediğini iddia ederken, THY ise anlaşma gereği az sayıda upgrade hakkı olduğunu ve bu kez boş koltuk bulunmadığını savundu. Bu tartışma, aslında iktidarın ekonomik ve sosyal politikalarının bir yansımasıdır. Başarılı olan ve arkasında bir güç olmayan ezilirken, arkasında güç olanlar her zaman kayırılmaktadır.
Türkiye’nin gündeminde ise başka önemli meseleler var. Ekonomi, yoksulluk, geçim derdi, emekliler ve sağlık sistemindeki aksamalar gibi konular, geniş kesimlerin canını yakıyor. Ancak iktidar, bu konuların konuşulmasını istemiyor. Medya mühendisliği sayesinde boş tartışmalar ve içi boş polemiklerle toplumu oyalamaya çalışıyor. Muhalefetin yıllarca bu tuzağa düşmesi, seçim kaybetmelerinin en büyük nedenlerinden biridir. Ancak son dönemde, muhalefetin yönetim ve kadro değişimi, yerel seçimde kazanmanın yolunu açtı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin nüfus artışındaki yavaşlamayı “varoluşsal bir tehdit” olarak nitelendiriyor. Ancak bu durumun arkasında yatan gerçekler, ekonomik belirsizlik ve güvensizliktir. Gençler iş bulamıyor, evlenmek ve aile kurmak giderek zorlaşıyor. Çocuk sahibi olmanın mali yükü, pek çok aile için altından kalkılması zor bir yük haline gelmiş durumda. Halk, geçim derdiyle boğuşurken, nüfus artışı nasıl sağlanabilir?
Emekliler ise enflasyon karşısında her yıl daha da yoksullaşıyor. Avrupa ülkeleri arasında en düşük emekli maaşı veren ikinci ülke olan Türkiye’de, emekli maaşları asgari ücretin bile altında kalıyor. Bu durumda, emeklilerin sağlıklı ve insanca bir yaşam sürmesi mümkün değil. CHP’nin emekliler, emekçiler ve atanmayan öğretmenler için düzenlediği mitingler, bu kesimlerin sesini duyurmak için önemli bir adım. Ancak bu adımların somut sonuçlar vermesi gerekiyor.
İktidarın gündeme getirdiği “yeni anayasa ihtiyacı” gibi yapay tartışmalar, halkın gerçek sorunlarını unutturma çabasından başka bir şey değil. Halkın gündeminde anayasa değil, geçim sıkıntısı var. Bu nedenle muhalefetin, yapay gündemlere kapılmadan halkın gerçek ihtiyaçlarına odaklanması gerekiyor. Özgür Özel’in iktidarla müzakere etmesinde bir sorun yok, ancak mücadeleyi bırakmaması ve somut kazanımlar elde etmesi şart. Yeni anayasa gibi yapay gündemlerle oyalanmak yerine, halkın ekonomik ve sosyal sorunlarına çözüm üretilmeli.
Sonuç olarak, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal sorunları, başarılı sporculardan emeklilere kadar geniş bir kesimi etkiliyor. İktidarın medya mühendisliği ve yapay gündemler yaratma çabalarına karşı, muhalefetin halkın gerçek sorunlarına odaklanması gerekiyor. Şampiyon voleybolcuların yaşadığı sıkıntılar, aslında halkın genel sıkıntılarının bir yansımasıdır. Bu nedenle, ekonomik ve sosyal politikaların halkın ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesi, Türkiye’nin geleceği için elzemdir.