03.06.2024 Siyasette Yumuşama ve Gerçek Gündem

İktidarın yürürlüğe soktuğu iki önemli politika, Türkiye’nin geleceğini olumsuz yönde değiştirecek potansiyele sahip: Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yeni eğitim müfredatı ve sığınmacı-göçmen sorunu. Bu iki sorun, iktidar tarafından bilinçli olarak yaratıldı ve toplumsal yapıyı kökten değiştirme riski taşıyor.

 

İktidarın “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” olarak sunduğu yeni müfredat, Türkiye’nin laik ve bilimsel temelli eğitim sistemini, din ağırlıklı bir sisteme dönüştürmeyi hedefliyor. Atatürk ve laiklik başta olmak üzere, cumhuriyetin devrimleri ve değerleri eğitim sisteminin dışına çıkarılırken, tarikat ve cemaatlerin istediği gibi din ağırlıklı bir eğitim modeli kuruluyor. Bu değişim, Türkiye’nin çağdaş ülkeler topluluğundan daha fazla kopmasına neden olacak.

Eğitim-Sen’in Kurucu Genel Başkanı ve CHP eski Milletvekili Yıldırım Kaya, yeni müfredatın AKP ideolojisine uygun insan tipi yetiştirme aşamalarından biri olduğunu vurguladı. Kaya’ya göre, bilimden kopuk, matematiği, fiziği, kimyayı, biyolojiyi ve felsefeyi dışlayan, ağırlıklı olarak dini referans alan bir eğitim sistemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini karartacak.

 

Türkiye, iktidarın politikaları sonucunda dünyanın en çok sığınmacı-göçmen kabul eden ülkesi haline geldi. Resmi rakamlara göre, Türkiye’de 13 milyon civarında sığınmacı-göçmen bulunuyor. Bu göçmenlere hızla vatandaşlık veriliyor ve oy kullandırılıyor. Kendi vatandaşlarına sağlamadığı olanakları göçmenlere sağlayan iktidar, Türkiye’nin demografik yapısını hızla değiştirme riskini göze almış durumda.

Göçmenlerin nüfus artış oranı yüzde 5,3 iken, Türkiye’nin nüfus artış oranı yüzde 1,5. Bu durum, ilerleyen yıllarda birçok yerleşim biriminde demografik yapının değişmesine yol açacak. Göçmenlerin büyük çoğunluğunun siyasal İslamcı olması, laik yaşam tarzına tehdit oluşturacak ve toplumsal yapının bozulmasına neden olacaktır.

 

Öte yandan, siyasette gözle görülür bir yumuşama ve diyalog dönemi başladı. 31 Mart seçimlerinin ardından iktidar ve muhalefet ilişkileri ve iletişimi değişti, siyasetin dili yumuşadı. Liderler arasındaki ziyaretler ve olumlu söylemler, siyasetin iklimini değiştirdi. Ancak bu ılımlı ekosistemin içerik açısından ne ürettiği ve hangi somut sonuçların elde edildiği önemli.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan görüşmelerden memnun olduğunu belirtti. Özel, halkın sorunlarının çözümü açısından bu görüşmelerin önemli olduğunu vurguladı. Can Atalay ve Gezi konusu gibi önemli meselelerin gündemde olduğunu belirten Özel, Erdoğan’ın hemen Adalet Bakanı ile görüşmesinin ve kabinedeki bakanlarla CHP’nin gölge bakanlarının görüşmelere başlamasının önemine değindi.

 

İktidarın eğitim ve göçmen politikaları, Türkiye’nin laik, demokratik ve bilimsel temelli yapısını tehdit ediyor. Bu nedenle, başta CHP olmak üzere, laik, demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayalı anayasal sistemle sorunu olmayan partilerin, bu iki konuyu gündemden düşürmemesi gerekiyor. Eğitim sisteminin laik ve bilimsel temelli kalması, Türkiye’nin geleceği için hayati önem taşıyor. Göçmen sorununun ise demografik yapıyı bozmayacak ve toplumsal huzuru sağlamaya yönelik çözümlerle ele alınması şart.

Siyasetteki yumuşama ve diyalog dönemi, bu sorunların çözümü için bir fırsat olabilir. Ancak bu fırsatın somut kazanımlarla sonuçlanması ve halkın gerçek gündeminin çözülmesi gerekiyor. Özgür Özel’in de belirttiği gibi, bu süreçte elde edilecek somut sonuçlar, Türkiye’nin geleceği için belirleyici olacaktır.